Görüntüleme (gezinme ile): 10 -- Görüntüleme (arama ile): -- IP: 18.217.8.82 -- Ziyaretçi Sayısı:

Özgün Başlık
Brief Notes on William James Smith’s Architectural References to Greek Revival at Taşkişla and Dolmabahçe Seyir Köşkü (Istanbul)

Yazarlar
Turgut Saner, Ertunç Denktaş, Gizem Mater, Figen Öztürk

Dergi Adı
A | Z ITU Journal of the Faculty of Architecture

Cilt
July 2015, Cilt 12, Sayı 2, ss. 83-91

Anahtar Kelimeler
Greek revival ; William James Smith ; The portico of Taşkişla ; Dolmabahçe Seyir Köşkü ; The society of Dilettanti

Özet
As an architect of 19th century Neoclassicism, Smith designed two imperial buildings in Ottoman Istanbul, the portico of Taşkışla and Dolmabahçe Seyir Köşkü both displaying Greek revival references. The forms of the architectural elements of the Taşkışla portico can be considered within the conventions of the ancient Greek Ionic order as it was then known to the academics and designers. Obviously the publications of the Society of Dilettanti were highly influential among designer circles as intended by the members of the Society and also by the authors of the publications ; so that they provided a starting point for Smith’s design as well. The formal features of the studied part of the Dolmabahçe Seyir Köşkü point out that the inspiration of the architect was based on the thesaurus of a group of ancient buildings depicted in Stuart and Revett’s 18th century publication on “Antiquities of Athens”. Smith manifestly repeated the column capitals of the Tower of the Winds in Athens at the Dolmabahçe design ; in addition, the form of the Lesbian cymatium seen at the entablature of the pavilion is also most probably borrowed from the same publication. Further, at both designs it has been possible to show that Smith was inspired by certain Vitruvian and Palladian rules for proportions. The assumption prior to the research that Smith must have moved around the Vitruvian-Palladian systems with recognizable references to Greek revival architecture has been verified to a considerable extent.

Başlık (Yabancı Dil)
William James Smith’in Taşkışla ve Dolmabahçe Seyir Köşkü Tasarımlarında Antik Yunan Mimarlığı Referansları Üzerine Düşünceler

Özet (Yabancı Dil)
William James Smith Osmanlı döneminde, İstanbul’da bir dizi yapı tasarlamış üretken bir mimardır. Smith’in Neo-Rönesans ve Palladio mimarlığına ilişkin öğeleri, geniş anlamda “klasisist” üslup çerçevesi içindedir. Ayrıca tasarımlarında İngiltere’de 19. yüzyılda etkili olan Yunan Canlandırma akımını da izlediği, antik Yunan mimari detaylarını doğrudan veya yorumlayarak kullandığı görülmektedir. Bu incelemede Smith’in İstanbul’da tasarlamış olduğu iki yapı odak konular olarak seçilmiştir. İlki Taşkışla Binası’nın İyon sütunlarından oluşan giriş cephesi, diğeri ise Dolmabahçe Sarayı’na bağlı, “Seyir Köşkü” olarak adlandırılan yapının alt kısmındaki sütunlu alandır. Çalışma bu yapıların bazı mimari ayrıntılarının incelenmesi ve karakteristik özelliklerinin araştırılmasına dayalıdır. Mimarın tasarımlarında kullandığı detaylarda esinlendiği düşünülen 18.-19. yüzyılların yayınları ile karşılaştırmalar yapılmıştır. Smith’in mimari düzenler ve sütun aralıklarının belirlenmesinde Vitruvius’un “Mimarlık Üzerine On Kitap”ı ve bunun izleyen temel kaynaklardan yararlanmış olabileceği düşünülmektedir. Taşkışla Binası’nın inşaatı 1847 yılında başlamış ve 1854’te tamamlanmıştır. Yapının klasik üslubu, Rönesans mimarisine referanslar içerirken ; antik Yunan biçimlerini de barındırmaktadır. Cephede İyon, Korint ve Toskan düzeninde pilasterler ve pencere üstlerinde klasik alınlıklar bulunur. Ritmik dizilişli pencere düzenlenmesi, köşelerde kule benzeri mimari öğeler, simetrik plan çözümü gibi özellikler bu yapıyı 19. yüzyıl Neo-Klasisizmine ait kılmaktadır. Yapının batı cephesinin orta kısmında İyon sütun düzeninde bir giriş kısmı yer almaktadır. Üç basamaklı krepis ile vurgulanmış bu alanda sekiz adet İyon sütunu yükselmektedir. Giriş duvarında bu sekiz sütunun karşılıkları pilaster biçiminde yer almaktadır. Stylobat seviyesinde, köşelerde birer çift sütun konumlandırılmıştır. Geriye kalan dört sütunsa iki yanda birer normal açıklık, ortada ise daha geniş bir açıklık oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. Bu düzenleme İyon düzeninde bir taandpınak cephesini çağrıştırmakla birlikte, antik Yunan tapınaklarında cephede üç farklı sütun aralığının belirgin biçimde kullanılması olağan bir uygulama değildir. Smith burada olasılıkla Palladio’nun Anibale Sarego için inşa ettiği villanın cephesini model almıştır. Sütun kaideleri Attika-İyon biçimindedir. 20 yivli sütun gövdesinin üzerinde İyon sütun başlıkları oturmaktadır. Sekiz başlık birbirinin aynı olup, köşelerde özel bir düzenlemeye gidilmemiştir. Üç dönüşlü, içbükey oyulmuş volütlerin göz kısımlarına birer rozet yerleştirilmiştir. Ekhinus üç adet İyon yaprağı ile bezenmiş, dış yapraklar birer palmetle kısmen örtülmüştür. Başlığın yan yüzeyleri, “saz yaprakları” olarak da adlandırılabilecek uzun yapraklarla değerlendirilmiştir. Yapraklar ortada bezemesiz bir bilezik ile yukarıya tutturulmuş izlenimi vermektedir. Üç yüzlü bir arşitravı, bir friz ve diş frizini ima eden alçak bir sıra ve nihayet saçak izlemektedir. Sütun yüksekliği, kaidenin oran ilişkileri ve kısmen sütun aralıkları Vitruvius’un ölçü ve oranlar sistemine ait değerlerle tasarlanmıştır. Taşkışla’nın sütunlu girişinin mimari düzenlemesi İyon düzenini esas almaktadır. İngiltere temelli Society of Dilettanti kültür grubunun belgelemeleri ve yayınları, antik İyonya tapınaklarından Priene’deki Athena Polias ve Teos’taki Dionysos Tapınağı’nı özellikle İngiliz tasarımcıların yorumuna sunmuştur. Örneğin British Museum’daki sütunlu cephe düzenlemesinin mimarı olan Robert Smirke, başlıklarda Priene Athena Tapınağı’nı örnek almıştır ; müzenin tasarımında görülen Attika-İyon sütun kaideleri de Teos Dionysos Tapınağı kaidelerini yorumlamaktadır. Taşkışla’daki düzenlemelerde de olasılıkla Society of Dilettanti’nin yayınlarındaki bu iki İyon tapınağı ve onun yorumları esin kaynağı olmuştur. Dolmabahçe Sarayı’nda, kara yönünde gerçekleşen etkinliklerin izlenmesi amacına hizmet eden Seyir Köşkü 1853-54 yılları arasında Smith tarafından tasarlanıp inşa edilmiştir. Caddeye bakan bina, batıda ikili sütunlara, kuzeyde dört sütuna oturur. İç duvarlarda her sütunun hizasında, sütunla aynı tasarıma sahip birer pilaster bulunmaktadır. Batı cephesindeki sütun çiftlerinin belirlediği kompozisyonla, örneğin Bramante tarafından 1512’de tasarlanan Raffaello Evi veya 1667-70 yılları arası yapılan Louvre’un doğu kanadı düzenlemesi gibi tarihsel örneklerde karşılaşılmaktadır. Dolmabahçe sütun kaideleri Attika-İyon düzenlemesine sahiptir. Tüm kompozisyonda en dikkat çekici tasarım öğesi sütun başlıklarıdır. Korint başlığının bir yorumu gibi gözüken başlıkta, alt kısımda bulunan akantus yaprakları, Korint başlıkta görüldüğü şekilde üst sırada devam etmemektedir. Üst kısımda saz yaprakları başlığın tablasına kadar uzanmaktadır. William Chambers mimari dekorasyon üzerine hazırladığı kitabında bu tasarıma “Korint olarak adlandırmak zor” derken, Riou başlığı “bir tür Attika başlığı” olarak tanımlamıştır. Dolmabahçe’deki sütun başlıkları esin kaynağını James Stuart ve Nicholas Revett’in “The Antiquities of Athens” isimli yayınında bulmaktadır ve yayında levhalarla tanıtılan Atina’daki “Rüzgar Kulesi”nin başlıklarını kopya etmektedir. Sütun aralıkları batı cephesinde Vitruvius’un ‘systylos’ olarak tanımladığı düzenlemeye uygundur. Bu çalışmada İngiliz mimar William James Smith’in İstanbul’daki iki yapısı belli ölçüde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Taşkışla Binası’nın sütunlu girişi ve Dolmabahçe Sarayı Seyir Köşkü’nün zemindeki sütunlu düzenlemesi üzerinde yoğunlaşılmıştır. Smith bir 19. yüzyıl İngiliz mimarı olarak, beklenebileceği gibi o dönemde İngiliz araştırmacılar tarafından hazırlanan, antik yapıları inceleyen yayınlardan yararlanmıştır. Araştırma Smith’in Vitruvius-Palladio sistemlerini referans alarak, antik Yunan mimarisine referanslar verdiği izleniminden yola çıkmıştır. Ölçümler ve gözlemlere dayanan ilk sonuçlar bunu doğrular niteliktedir. Smith’in tasarımları daha ayrıntılı ve yakından incelendiğinde antik mimari eserlerden yapmış olduğu başka alıntıların tespit edilmesi mümkün olacaktır. Bu kısa analiz, Smith’in 19. yüzyıl İngilteresi’nde gündemde olan, önde gelen entellektüeller ve yayıncılar tarafından desteklenen Yunan Canlandırma akımının izleyicileri arasında değerlendirilmesi gereğini göstermektedir.